Barbarlık değil insanlık kazanacak!

Tarih boyunca tüm dünyayı etkileyen bazı büyük olaylar, toplumların davranışlarında da oldukça kalıcı, önemli değişikliklere neden olmuştur. Örneğin yaşanan iki büyük emperyalist paylaşım savaşı neticesinde sadece sıcak savaşın yaşandığı ülkelerdeki insanlarda değil bütün dünya halklarında kalıcı, derinlikli davranış değişiklikleri yaşanmıştır.

Yaşanan bu iki büyük dünya savaşından sonra insanların genelinde karamsarlık hâkim olmuş; umutsuzluk ve buna bağlı olarak intihar eğiliminin artması tüm dünyada ortak bir psikolojik davranış hali yaratmıştır. Bu durum sanattan siyasete tüm yaşama sirayet etmiştir.

Ya da 14. yüzyılda başta Avrupa kıtası olmak üzere tüm dünyayı kasıp kavuran veba salgını… Gericiliğin bilinen dünyada yükselmesine neden olmuş, kadınları suçlamak, farklı etnik ve dinsel inançlara sahip insanları yok etmek; hülasa kin ve nefret hali hâkim davranış biçimini almıştır. Aynı şekilde bu salgın da sanatta, siyasette, kültürde vs. her şeyde kalıcı izler bırakmıştır.

Son bir ay içinde tüm dünyayı etkisine alan Covid-19 salgınının da buna benzer etkiler göstereceği gün gibi aşikâr. Yaşanan korku ve alınan toplumsal ya da kişisel koruma önlemleri hem bireylerin hem de halkların ortak hafızasında, davranış biçimlerinde kalıcı etkiler yaratacaktır.

Misal virüsten korunabilmek için yapılan aşırıya kaçan hijyen uygulamaları, dünya genelinde obsesif kompulsif bozukluk hastalığını yaygın bir hastalık haline getirecektir. Bundan daha da vahimi hastalığa yakalanmamak için başka insanlarla uzun süre görüşmeyi kesen insanların çoğunda kendisi dışındaki tüm insanları kirli ve hastalıklı görme eğilimi artacak ve zaten kapitalist sistemin insanlığa verdiği en büyük psikolojik tahribat olan bireycilik ve yabancılaşma daha da hızlı bir şekilde yaygınlaşacaktır. Hayata soldan bakan pek çok kişinin –katılmadığımı belirterek- bu virüs salgınını kapitalizmin suni olarak ürettiğini iddia etmesinin temelinde de bu gerçeklik yatmaktadır. Buna göre diğer insanları kirli olarak gören ve gitgide diğer insanlara, hayata yabancılaşan, kendini diğer insanlardan soyutlayan bireylerin tüm yaşamlarını internet üzerinden yapacakları alışverişlerle sürdürmelerini hedeflemektedir kapitalistler. Kapitalistler için arzu edilebilecek bir distopya olan bu iddianın şu an maddi bir karşılığı bulunmamaktadır.

Tüm bu olumsuz durumları sıralarken amacım tam da kapitalizmin arzuladığı umutsuzluğu yaymak değildir şüphesiz. Enseyi karartmamak lazım… Her iki emperyalist paylaşım savaşından sonra her ne kadar tüm insanlık için olumsuz ruh halleri ortaya çıksa da birçok halk bu kötü gidişe kesintisiz devrimler yaratarak set olmuştur. Veba salgını bir yandan gericiliği yükseltirken diğer taraftan bilimin de gelişmesini sağlamıştır. Nihayetinde bu salgın da her ne kadar birçok olumsuz sonuç ortaya çıkarsa da kapitalizmin ne kadar vahşi, ne kadar zavallı ve insanlığın zararına olan barbar bir sistem olduğu gerçeğini açığa çıkartacaktır.

Her ne kadar tüm devletler halklara içi boş bir şekilde “evde kal” çağrıları yapsa da sistemin çarklarını çeviren fabrikalardaki işçileri evlere kapatmamaktadır. Tıkış tıkış servislerde fabrikalara taşınan, burun buruna çalışmaya devam eden ya da işten atılıp açlığa mahkûm edilen işçiler kitlesel olarak bu hastalığa yakalandıkça tekrar tekrar sınıf kimliklerini hatırlayacaklardır. Kendilerini ölümleri pahasına fabrikalara gönderen, açlığa mahkûm eden kapitalistlere cevaplarını da kitlesel grevler ve işgallerle vereceklerdir.

Devrimciler ise yeni dayanışma ağları, yeni ajitasyon kanalları yaratarak başka bir dünyanın mümkün olduğunu, insanların seçeneksiz olmadıklarını geniş halk kitlelerine her zamankinden daha fazla bir biçimde anlatmak zorundadır.

Tekrar diyelim; enseyi karatmaya gerek yok. Kapitalizmin maskesi düşecek, barbarlık galip gelemeyecektir. Lenin’in de dediği gibi: “On yıllar vardır hiç bir şey olmaz ve haftalar vardır 10 yıllara sığacak şey olur.

Yorumlar kapalıdır.