Şili’de Anayasa referandumu: Sokaklarda garanti altına alınması gereken bir zafer

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal’in (İUB-DE) Şili seksiyonu Sosyalist İşçi Hareketi’nin (Movimiento Socialista de las y los Trabajadores) Anayasa referandumu sonuçları üzerine yayımladığı bildiriyi okurlarımızla paylaşıyoruz.

25 Ekim’de gerçekleşen Anayasa referandumunun sonucu, geçmişten radikal ve büyük bir kopuşu ifade ediyor. Referandum, fiyat artışlarına, sefalete, yozlaşmış rejime ve Piñera hükümetine karşı 18 Ekim 2019’da başlayan büyük seferberliğin doğrudan bir devamı niteliği taşıyor.

Bu, sokaklara dökülen ve suikastlara, sakatlamalara, hapis cezalarına, kısacası siyasetçiler ve parlamento tarafından desteklenen bir hükümetin şiddetli baskılarına katlanan halkın birlikte kazandığı bir zaferdir.

Toplam oyların %78’inin Anayasa reformunu desteklemesi, Pinochet Anayasası’nın kitlesel reddini açıkça ortaya koyuyor. Bu aynı zamanda, nüfusun çoğunluğunun açık reddine rağmen Piñera’nın ve sağın iktidara tutunmasını sağlayan Anayasa’nın reddi anlamına da geliyor.

Sağın ve sözde muhalefetin beklentilerinin aksine, anlaşmalara dayalı politikalar miadını doldurdu. Bu kesimler referandumdan mevcut Anayasa’da büyük bir değişiklik yapılmasını önleyecek ağırlıklı bir ret sonucu çıkmasını bekliyorlardı. Vetoların ve anayasal değişikliklerin önündeki engelleri korumak adına sağdan gelecek oylara ihtiyaçları vardı. Ancak sağ kanat ve hükümet, %20 gibi oldukça düşük bir destek oranıyla yenilgiye uğradı.

Bu nedenle referandumun bir diğer büyük mağlubu da Piñera hükümeti ve onun destekçileridir. Referandumdaki %20’lik ret oranı, bu sefer Piñera’yı eleştiren en sağcı kesimler de dahil olmak üzere, hükümetin kendisini destekleyen güçlü bir sosyal tabanının var olmadığını bir kez daha göstermiştir. Bir araya geldiklerinde bile güçlü bir destek tabanı oluşturamadılar!

Referandum gecesi yapılan kutlamalar Piñera aleyhine slogan ve pankartlarla doluydu. Milyonlarca kişi hükümete karşı oy kullandı ve bunu sokaklarda duyurdular. Piñera ise Başkanlık Sarayı La Moneda’da yaptığı birlik konuşmasına oldukça uzak kalacak bir şekilde oy kullanma yerini güvenlik sebebiyle ülkenin en zengin mahallelerinden birindeki bir okula aldırmak zorunda kaldı; oyunu kullanmaya çok erken ve kimsenin görmezden gelemeyeceği bir polis eskortuyla eşliğinde gitti. Anlaşılan o ki “protestoları önlemek için yapılan değişiklikler” La Moneda’yı vurdu.

Zaferin şiddeti, 30 yıl boyunca büyük ekonomik grupların, yabancı sermayenin ve baskıcı güçlerin imtiyazlarını, anlaşmalar ve yolsuzluk siyasetinin bulanık suları içerisinde savunan eski düzen partilerini de ölümcül şekilde yaraladı.

Gece yapılan kutlamalar aynı şekilde bu yadsınamaz gerçeği de dile getirdi. Concertación [1] göz önünde olmayan yerel bir parti lokalinde sonuçları kutlarken, PC (Komünist Parti) ve Frente Amplio (Geniş Cephe), halk meclisleri tarafından çağrısı yapılan faaliyetlere katılmak zorunluluğu hissederek başkentin ikincil meydanlarından birinde yapılan kutlamalara katılmaya razı oldular. Muhalefetin hiçbir kesimi zaferin kendisinin olduğunu iddia eden bir kamu eylemi yapamadı! Hiçbiri Plaza Dignidad’da (Onur Meydanı) [2] kendini gösteremedi!

Ancak Anayasa, halkın ve işçilerin referandumdaki kitlesel reddinin ardından ölümcül bir şekilde yaralanmış olsa da henüz ölmedi.

Ya Piñera, rejim ve onun partileri halkın bu zaferini geriletmeye çalışırsa?

Kendimizi kandırmamalıyız; her ne kadar Pinochet’nin Anayasası’na ve hükümete karşı tarihsel bir oylama yapılmış olsa da bu oylama, yolsuz Acuerdo por la Paz (Barış için Anlaşma) [3] çerçevesi içinde gerçekleşti. Tam da bu nedenle söz konusu zafer aynı zamanda çelişkili bir süreci ifade ediyor.

Bu çerçeveyle bizleri, yeni Anayasa’nın düzenlenmesine dönük 21.200 sayılı kanunun yarattığı manevralar ve yalanlar tuzağının içine çekmeye çalışıyorlar. Bu kanun, çokuluslu şirketlerle anlaşmaların değişmesini ve yeni Anayasa’nın bağımsız ve egemen olmasını engellemek isteyen sağ siyasetin ve Concertación’un, Pinochet’nin mirasını savunma yolunda kullanabilecekleri bir kanun, çünkü yeni Anayasa’nın her maddesinin oluşturulacak Anayasa kurulu tarafından tek tek oylanarak, ancak oyların üçte ikisini alması takdirde onaylanacağını öngörüyor. Her şey bir yana bu, oluşturulacak yeni Anayasa’yı 30 senelik partilerin ellerine teslim ederek oluşturulacak kurulda bağımsızları devre dışı bırakmanın önünü açıyor.

Bu nedenle söz konusu bu tuzağı reddetmeye devam etmeli ama bunu sokakları terk etmeksizin ve Piñera’nın bir an önce gitmesini talep etmeyi bırakmaksızın yapmalı ve yeni Anayasa’nın oluşturulması sürecine sonuna kadar müdahale etmeliyiz. Onların bu halk zaferini halkın iradesine karşı kullanmalarının, uzlaşma ve yolsuzluk politikalarının yeni bir versiyonunu dayatmalarının ve kendi istedikleri Anayasa’yı ortaya çıkarmalarının önüne geçmeliyiz.   

Bu ne kadar zor olursa olsun, sendikaların, feminist örgütlerin, bölgesel halk meclislerinin ve seferberliklerin içinden çıkacak adaylarla bu sürece müdahale etmeliyiz. Güçlü aracımız olan seferberliği kullanmayı sürdürmeliyiz, zira bu zaferi mümkün kılan bu seferberlikten başka bir şey değildir.


Piñera derhal gitmelidir.

Politik tutuklular serbest bırakılmalı, davaları ve cezaları düşürülmelidir.

Sokağa çıkma yasağı ve ordunun müdahalesi son bulmalıdır.

Şili Carabineroları [4] lağvedilmeli, tek rütbeli ve halk tarafından seçilecek ve hizmet ettikleri bölgenin sakinleri ile işçilerin kontrolü altında olacak yeni bir kolluk kuvvetleri gücü oluşturulmalıdır.

Şu anda her şeyi kaybetme tehlikesi altındaki Şili halkı, seferberliği sonlandırmamalıdır.

İşçiler, halk kesimleri ve mahalleler, yerli halklar, kadınlar gibi muhalif kesimler, mücadelelerinin önünü kesmeye çalışan bürokrat ve liderleri silip süpüren, işçi sınıfı ve halkın yeni bir antikapitalist, demokratik ve mücadeleci politik önderliğini inşa etmelidirler. Bir işçi ve halk hükümeti için mücadele etmeliyiz. Bu hükümet tipi en yaşamsal taleplerimizin çözümünün biricik güvencesidir. Bu öneriyi savunmak ve onu ülkenin dört bir köşesine taşımak ve mücadelemizi sürdürmek için hep birlikte yeni bir politik referans inşa etmeliyiz.

Bu nedenlerden dolayı sizleri MST’ye (Sosyalist İşçi Hareketi) katılmaya davet ediyoruz. Atölyelerimize ve konuşmalarımıza katılın; mücadele adaylarını beraber belirleyelim ve işçiler ile halkın gerçek zaferini garanti altına alalım. Yani, işçiler ve halk tarafından demokratik olarak örgütlenen sosyalizmi.

[1] Concertación: 1988’de kurulan ve merkez-sol partilerden oluşan koalisyon. Askeri kliğin iktidarını sona erdiren 1990 seçimlerinden 2010’a dek Concertación koalisyonu bütün seçimleri kazanarak Şili’yi yönetti. 2010’da koalisyon Sebastián Piñera’ya yenildi. 2013’te ismi Nueva Mayoría (Yeni Çoğunluk) oldu, ç.n.

[2] Ülkenin başkenti Santiago’da ana meydanı olan İtalya Meydanı’na 2019 yılında başlayan seferberlikle birlikte sokaklardaki kitlelerin verdiği isim, ç.n.

[3] Piñera hükümeti ve muhalefet partilerinin işbirliği içerisinde, yeni bir Anayasa oluşturulması gerekip gerekmediği ve gerekmesi halinde bu yeni Anayasa’nın kimin tarafından oluşturulacağı üzerine referandum yapılması kararına vardığı anlaşma, ç.n.

[4] Carabineros: Şili’nin ulusal polis gücü ve jandarması. İç İşleri Bakanlığı’na bağlıdır, ç.n.

Yorumlar kapalıdır.