19 Temmuz 2010 Kadıköy Belediyesi grevinin dersleri

DİSK/Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şubesi ile Kadıköy Belediyesi arasında 27 Ocak 2010 tarihinde başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde 81 maddeden dört tanesi üzerinde anlaşma sağlanamayınca, 19 Temmuz 2010 tarihinde 470 işçi bu belediyede greve çıktı. İşçiler 19 Temmuz sabahı Kadıköy Evlendirme Dairesi önünde buluşmuş, Kadıköy Belediyesi Hasanpaşa Merkez Binası’na sloganlarla yürüyerek grevlerini başlatmışlardı.

“İnsanlık onuruna yakışır çalışma koşulları ve insanca yaşayabilecekleri bir ücret” sloganıyla başlatılan grev Kadıköy Belediyesi Hasanpaşa Merkez Binası, Kayışdağı Birimi, Kadıköy Evlendirme Dairesi, Kadıköy Belediye Başkanlığı önünde sürdürülmüştü.

Belediyenin bu greve cevabı kamuoyuna yalan söylemek oldu. Kadıköy Belediyesi, kendi yerel gazetesine verdiği ilanda Kadıköylülerden özür dileyerek işçilerin net maaşlarının 2.500 TL olduğunu ve kendilerinin önerdiği zamla 2.750 TL olacağını öne sürdü. İşçilere “şımarık” damgası yapıştırmak isteyen belediyeye cevabı yine işçiler verdiler ve maaş bordrolarını kamuoyuyla paylaşarak, ücretlerinin aslında 1.585 TL olduğunu gösterdiler (o sıralarda tek kişinin yoksulluk sınırı 1.475 TL, dört kişilik ailenin asgari geçim sınırı ise 2.962 TL idi).

Belediyenin yalan kampanyası Kadıköy halkında karşılık bulmayınca, bu sefer sopaya başvuruldu: Grevci işçilere zabıta saldırdı. Bu saldırıdan birkaç gün sonra, grevin 6. gününde grevci belediye işçileri bir dayanışma yürüyüşü organize ettiler. Bu dayanışma eylemine Tüm-Bel Sen üyeleri, Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu bileşenleri, diğer kurumlar ve İşçi Demokrasisi Partisi’nin selefi İşçi Cephesi de katıldı. O gün Kadıköy Evlendirme Dairesi önünde buluşulup iskele meydanına yüründü. Meydanda yapılan basın açıklamasında Kadıköy Belediyesi işçilerinin iş güvencesi, yeterli ücret, güvenceli gelecek istediği ve yerel direnişlerin ve grevlerin birleştirileceği bir mücadele çizgisinin örgütlenmesi için çalışmanın önemi vurgulandı.

Grevin 8. gününde işveren ile sendika arasında anlaşma yapıldı. 27 Temmuz günü Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şubesi yüzde 9 zam ve 245 TL’lik sosyal yardım öngören TİS’i, üyelerine danışmadan imzaladı. İşçilerin iradesine ve kararına dayanmaksızın alınan bu karara karşılık, İşçi Cephesi 29 Temmuz 2010’da şu satırları kaleme aldı: “Bu örnek durum gösteriyor ki, sendika bürokrasisinin bu tavrına karşı sendikalarda taban inisiyatifi temelinde sesimizi yükseltmek durumundayız.”

Bugün belediyelerden yükselmekte olan bir taban inisiyatifi mevcut: Belediye işçileri ek protokol talep ediyorlar, enflasyon karşısında alım güçlerini korumayı diliyorlar ve sendikalarının işçi demokrasisi temelinde işlemesini istiyorlar. Zira sendikanın tepesindeki bürokrasi, işçilerin taleplerine kulaklarını tıkamış durumda. Belediye işçisinin bugün hem belediye şirketleri ile patronlarına hem de sendika bürokrasisine karşı mücadelesi sürüyor. Bu mücadele yeni başlamadı, aksine 10 yıllardır süren bir geleneğin üzerinde yükseliyor.

***

Editörün önerdikleri:

Yorumlar kapalıdır.